Misyonerlik

Tarihi Süreç İçerisinde Misyonerlik ve Misyonerlik Faaliyetleri

          Tarihi Süreç İçerisinde Misyonerlik ve Misyonerlik Faaliyetleri Konferansı 12 Aralık Pazartesi günü Dumlupınar Üniversitesi ev sahipliğinde Germiyanoğlu Yakup Bey Konferans Salonu’nda yoğun ilgi ve katılımla gerçekleştirildi. Misyonerlik üzerine çalışmaları olan Fatma Türk konferansta, misyonerliğin tanımı, kurumsallaşma aşamasını, hayat bulduğu mecraları, Afrika, Ortadoğu ve Güney Asya’daki faaliyetlerini ve tebliğ ile misyonerlik arasındaki nüansları ele aldı. Fen Edebiyat Fakültesinde Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan konferansın açılış konuşmasını yapan DPÜ Genç İHH Başkanı Hüseyin Aksu; bu dünyanın hak ile batıl arasındaki mücadeleden ibaret olduğunu söyledi. Konferans,  Konuk Konuşmacı Fatma Türk’ün konuşmasıyla devam etti; “Türkiye’ de çok ciddi anlamda misyonerlik faaliyetleri yürütülmekte. Bu faaliyetlerin neticeleri ve meyveleri de maalesef bizim ülkemizde de alınmakta” diyerek konuşmasına başladı. Fatma Türk, misyonerliğin, kelime anlamının "görev ve yetki" olduğunu, misyon kavramından geldiğini kaydetti. "Bu kelime bizde sözlük anlamı olarak pek bir şey ifade etmiyor. Bizim için önemli olan misyonerliğin ideolojik karşılığıdır. Bizi ilgilendiren bu” diyen Fatma Türk konuşmasına şöyle devam etti:

          "Misyonerlik faaliyetleri yeryüzünde Haçlı seferleri ile kurumsallaşmaya başladı. Misyonerlik 11. yüzyılın sonlarından 17. yüzyılın başlarına kadar kurumsallaşmış. Hristiyanlığın ağırlıklı olarak Katolik ve Protestan mezheplerini sistematik bir şekilde yaymaya çalışan örgütlülük diye açıklamak mümkün. Bu şekliyle misyonerliğin ideolojik anlamını en kısa şekilde ifade etmiş oluruz. Bu, İslamiyet’teki gibi bir tebliğ çalışması değildir. İslamiyet'te tebliğ ve davet var. Ancak misyonerlik, Hristiyanlığın tebliği ve Hristiyanlığa davet olarak açıklanamaz. Bu da misyonerliği bir tebliğ çalışması olmaktan çıkarıyor ve tehlikeli noktalara taşıyor. Biz de bu tehlikelerle sahada, çalışma alanlarımızda karşılaşıyoruz. Çocuklarımızı yabancı okullara sokmak için adeta yarışıyoruz" Fatma Türk, misyonerlerin faaliyetlerde bulunmak üzere çeşitli başlıkları araç olarak kullandıklarını ifade ederek, "Misyonerler, Afrika’da yardım, Ortadoğu’da eğitim, Güney Asya’da ise sağlık başlığını araç olarak kullanarak misyonerlik faaliyetlerini sürdürüyorlar." diye konuştu. Misyonerlerin Türkiye’de kullandıkları başlığın ise eğitim olduğuna dikkati çeken Türk, "Türkiye’de de çok ciddi anlamda misyonerlik faaliyetleri yürütülmekte. Bu faaliyetlerinin neticeleri ve meyveleri de maalesef bizim ülkemizde de alınmakta. Türkiye’de misyonerlerin hayat bulduğu mekanlar yabancı okullardır. Bugün hala rağbette sınır tanımayan yabancı okulların kuruluş amaçlarına, misyonlarına bakıldığında bunun için kuruldukları zaten açık. Kendileri bunu ifade ediyorlar ama biz bilmiyoruz. Bizler, çocuklarımızı bu yabancı okullara sokmak için adeta yarışıyoruz." yorumunu yaptı. Misyonerlik tarih boyunca hiçbir zaman inanç ile sınırlı bir faaliyet olmamıştır. Bugün son iki yüzyılın dünya tarihini okurken misyoner kurumlara ve bu kurumların toplumlar ve ülkeler üzerine etkilerine dair birçok çarpıcı bilgi ile karşılaşıyoruz. Kültürel, ekonomik, toplumsal ve en çok da politik planlar için Hristiyan inancının kullanıldığını ve bu durumun bizzat misyonerler tarafından kayıt altına alındığını görüyoruz. Sömürgeciliğin ayrılmaz bir parçası olarak misyonerlik bugün hala dünyanın birçok bölgesinde yardıma muhtaç insanların mahrumiyetleri üzerinden ülkelere nüfuz etme aracı olarak kullanılmaktadır.

Son Güncelleme Tarihi: 16 Ocak 2017, Pazartesi